16 Ocak 2024 Salı

YENİDEN Mİ YAZMAK

Sohbet koyu. Al çayını gel :)


 Bu aralar mümkün olduğunca buralardayım. Müsait oldukça yeniden yazıyorum. Şimdi geçmişte o kadar yoğun içerik üretiyordum ve o kadar ciddiye alıyordum ki bu işi. Bir uğraşı olmanın ötesine geçmeye başarmıştım. Şimdi yine bir uğraşı olsun diye mi yazıyorum yoksa yine ötesine geçmeyi mi düşünüyorum, kararsızım. Karışık bir haldeyim yani. Neyse fazlaca aklımdakiler yer değiştirmeden hemen şuraya işleyivereyim. 

Kalem Dile Gelince

İlk olarak burası vardı. Şu an okuduğunuz bu blog. Kalem Dile Gelince. Sonra ben burayı 2015'te sildim. Dile kolay. O kadar vakit yaz, sonra bir çırpıda sil. Evet, bunu da sürekli yazıp yazıp duruyorum. Artık yeni şeyler söyle, diyorsunuz belki. Haklısınız. Şimdi yeni bir kıpırdanmayı yazıyorum. Önceki gibi silmek yok. Arşiv olsun diye yayınlamak var. Yayınlamamışsam da taslakta dursun, var. Buraya yazacak kadar değerli görmediklerim, orada burada şurada ömür tüketmekte. Türlü defter, ajanda, telefon notları... Ne olacak onlara? Ha elbette yayınlamak gibi bir zorunluluk yok. Okunması gibi bir zorunluluğunun olmaması gibi. İşte burada yine mesele "neden yazıyordum ki?" sorusuna geliyor. Yani konuyu evirip çevirip buna getiriyorum ya, helal olsun :)

Tamam, şimdi "bu blogdan sonra ne olmuştu"ya geçelim. 

Sonra ne oldu?

Öncelikle belirteyim, 2018 yılında Kalem Dile Gelince alt alan adını tekrar alabilmek beni mutlu etti. Ne yapacağımla ilgili bir planım olmasa da benimle olmalıydı. Öyle de oldu. Bloggera Kalem Dile Gelince'yi (KDG) yeniden tanıttım. O da bana "halloldu bil" dedi. Eyvallah. Neden? Çünkü biliyorum, bazı silinen veya daha çok kaldırılan blogları yeniden kabul etmiyor. Bizi etti. Sağ olsun. 

Hani yukarıda sildim demiştim ya. Hah, işte yaklaşık 2 yıl kadar sonra 2017 yılında yeniden kurcalanmaya başladı aklım. Bir şeyler yapmalıydım, ama ne!

Kıraatane, dedim adına. Kıraatane Blog. Dijital okuma platformu. Yakıştı. Logosunu çizdim. Yazılarını planladım. Kalem Dile Gelince gözden düşmemişti, sadece eski yazıların birçoğunu yazdığım kağıtlarıma ulaşamadığım zamanları doldurmak için yeni şeylere meyletmiştim. Bilgisayarda bulunan eski yazılarımı KDGye yükledim. Arada bir de sözler ekledim. Öylesine gibiydi. Hani, olsa da olurdu, olmasa da. Gayet iyi. Sorun yok. 

Kıraatanede ise daha güncel gibi duran, aktif yazarlığımı sürdürebileceğim bir alan açmıştım kendime.  -- Bloggerın en sevdiğim noktalarından biri de, topluluk. Topluluk bağı o kadar güçlü ki! Yani, bugün git, unuttur kendini. Yıllar sonra bambaşka blog olarak farklı bir isimle dön. Hoş geldin yeniden, diye karşılanıverirsin. Hakikaten. Bu güzel bir his. Bu topluluk hissini bir başka mecrada deneyimlediğim söylenemez. 

Neyse, Kıraatane diyorduk. Burası bana güzel yazıları üretmem için yeni bir alan açtı. Yazdım. Yazdım ve yazdım. Yazı dizisi olarak her salı sizinle paylaştığım Konuşmamız Gerek yazı dizisi harika geri dönüşler almıştı. Şimdi dahi en çok okunan yazı bunlardan biri. Hoş, şimdi onlar kitap vesilesiyle yayında görünmüyor. Kitabı okuyunuz, efendim :) 🤷‍♂️

Yıllar geçti, derken 2021 yılına geldiğimizde, yine bir ocak ayında, Kıraatane için nokta kom alan adı aldım. Bloggera ufak bir ara verip wordpress altyapısına taşındım. İyi de oldu. Yalnız burası biraz farklıydı. Amacım dışına çıkıp çıkmadığımı sorgular olmuştum. Zira, ben uğraşı diye başladığımı sandığım şeyi işim olarak görmeye başlamıştım. Öyle ki, Kıraatane kom olunca yatırım yapmam gerektiğini düşünerek daha çok üzerine yüklenmiştim. Yani üretmeliydim ki reklam gelsin. Reklam gelsin ki ürettiklerimin karşılığını maddi olarak çıkarayım ve böylece bir yıl sonunda Dijital İçerik Üreticilik anlamında hem alan adının hakkını vereyim hem de biraz da kazanayım, filan...

Gri ajandam var. 5 yılı içine sığdırabilen koca yürekli ajanda. 6. yılda bana veda etti :) İyi bile dayandı, anca yaz yaz, sayfaları doldu. Bu ajandada 2020 yılında şunları not etmişim Kıraatane için:

"Kıraatane neden var? Kıraatane, bir işe başlayan gencin istikrar sağlamasına yardımcı olmak, onun amacını diri tutmasına destek olmak için var. Peki, nasıl? Yazılarla motive ederek."

Eh, kabul ediyorum. Büyükçe bir vaat. Amacın hasıl olmuş olmaması bir yana, bu minvalde yazılan yazılara rastlamak zor. Konuşmamız Gerek yazı dizisi belki bunu sağlamış olsa da, birine destek olacak motive edici içeriklere yaklaşamamıştır bile. Bilmiyorum belki başka bir amacı vardı Kıraatane'nin. O sıralar bunu yazmışım :)

Kıraatane için şunları da not etmişim:

"İleride ne gibi planlarım var? Kıraatane ileride bir matbaa, yayınevi markası olabilir mi? Ya da bir işletme? Buradan beklentim nedir? Neden kurulmuştu bu blog? Y kuşağına hitap eden değerli, anlamlı içerikler üretmek."

Peki, geldiğimiz noktada ne oldu? 

"Kalem Dile Gelince blog olarak kalacak. Domain alınmayacak. Kıraatane blogspotta da olacak, alan adı da alınacak." 🤦‍♂️

Aynı notta daha neler var neler de, ben şimdi konuyu çok dağıtmadan içlerinden çekiyorum :)

"Kıraatane'nin geleceği soru işaretleri ile dolu. Bakacağız :)" 22.11.20

Bu tarihli nottan 2 yıl sonra ise aynı yere şu "bakacağız" cümlesini daire içine alarak şunu not etmişim Kıraatane ile ilgili:

"Baktık. 21.12.21 itibarıyla nokta komdan blogspota geri döndük." 18.4.22

Tarihler, tarihler... Benim için tarihler önemli ve anlamlı. Her yerde sayılar var :) Bununla ilgili günlük de tutmuşum, biraz inceledikten sonra yayınlanabilir düzeyde ise onu da Kıraatane'de yayına hazırlayabilirim. Bakacağız :)

-- Buraya kadar okuduysanız, teşekkür ederim. Biraz soluklanalım. Ben de yukarıya yazdıklarımı tekrar okuyup gözden geçireyim. Birazdan devam.

İyi de bunları neden yazdın Selimhan?

Evet, güzel soru. Gelelim bu yazının özüne. Diyorum ya sürekli geçmişi karıştırıp, şunu yaptım. Bunu da yaptım. Sonra böyle oldu, filan diyorum. Sonra uzun yıllar ortadan kaybolup, hop birden geri dönüp ben geldim diyorum. Bu bir süre daha böyle mi gider, bilmiyorum. İstikrar, yazmak, burada olmak beni rahatlatıyor. Eh, dile kolay resmi kayıtlara göre bu yıl itibarıyla 13 yıl. Maşallah. Blogger öncesini yazmıyorum. Her yıl düzenli olarak yazmadığım doğru. Ama buralardaydım. Buralardayım. Neyse, konu bu değil Selimhan. 🤦‍♂️

Şimdi, o kadar Kıraataneden bahsedip bunları Kalem Dile Gelince'de yazmamın bir anlamı olmalı. Evet. Burası ilk demiştim ya. Hep öyle olacak. Diğerleri devam etse de burası onların büyüğü. Düşündüm de, şimdi ne yapsam da burayı da canlandırsam, diğerleri de devam etse?

İşte bunu bu yazıda açıklıyorum. Bu size açıklama olduğu kadar, kendim için de dijital bir kayıt düşme anı. Sürdürülebilir olmasına odaklanmıyorum. Çünkü, kendimi sıkıştırmam, iyi yazı çıkmasından ziyade, kötü bir içerik üretmeme neden oluyor. Zorlanma yok. Acele yok. Olduğu kadar. Olduğu zaman. Fikir üretmem için sebepler ve amaçlar oluştuğunda. Bazen de öylesine. Eskiden olduğu gibi. Belki haftalık, belki aylık. 

Hali hazırda 3 ayrı site olduğu için bir düzenleme yapmam gerektiğini düşündüm. Dedim ya, silmek yok. Üzülüyor insan. Eh, yayında olunca öylesine kalmasına da gönül razı olmuyor. Lafı dolandırmaya gerek yok, yazarak ve yazdıklarımın okunuyor olmasını gördüğümde mutlu oluyorum :) İşte bunun için 3 ayrı siteyi konularına göre yapılandırma sürecine gittim.

Buna göre;

Burası, Kalem Dile Gelince daha çok günlük tarzında içeriklerle yol alsın istiyorum. Dijital günlük tadında. Telefona not mu almışım. Burada yayınlanabilir şeffaflıkta mı? E, öyleyse neden KDG'de olmasın ki! Gibi.

Kıraatane için düşüncelerim, yeniden haftalık blog yazıları ile bir konsept oluşturmak. Bugün böyle düşünüyor ve planlıyorum. Allah izin verirse, bu şekilde ilerleyeceğim. Kıraatane için odağım; geçmiş, gelecek, yazı dizisi, hikayeler, durum güncellemeleri, yaşama dair, denemeler olacak nasipse.

Bir de kişisel website var: selimhankalkan.com
Burada, Kıraatane ve Kalem Dile Gelince'yi arşiv olarak bırakmak istedikten sonraki süreçte, kişisel portföy ve kişisel marka değeri üretebilmek için video editörü ve sosyal medya editörü olduğum zamanlarda açmıştım. Blogu da orada sürdürmeyi planlamıştım. Orada yayınladığım birçok yazıyı şimdi oradan kaldırıp Kıraatane'de yeniden yayınlamayı düşünüyorum. İşte hayat. Burası bundan böyle, şayet fikrimi değiştirmezsem; kahve, çay, işletme, seyahat, iletişim ve kişisel markamı tanıtabileceğim bir alan olarak yoluna devam edecek, Allah izin verirse. 

Evet, böylece bugünden sonra, henüz bir takvim belirlememiş olsam da, bu şekilde devam ediyorum. 2 güzel ve benim için anlamı büyük blogu canlandırmak için harekete geçtim. Hayır getirsin! Yorumlarınızla ve eleştirilerinizle bana destek olun. 

Tıpkı eskisi gibi :)

Bir şey unutmuşumdur elbette, şunu da ekleseydim dediğim şeyler olursa, ileride bu yazıyı güncelleyebilirim.

Blog. İyi ki var! 👋

4 yorum:

  1. Parçalandın,seni anlıyorum.
    Bir zamanlar ben de tam olarak böyleydim tema tasarimlarim için ayrı blog özel günlük yazılarım için ayrı blog daha genele hitap eden güncelliğini koruyan türden içeriklerin için de ayrı Bi blog açmıştım.
    Dağıldım.
    En sonunda neden parça parça ayırmak yerine dolu dolu her birini Bi başlık altında toplamiyorsun dedim,topladım.
    Çok daha iyi oldu ancak tek fark şuydu ki dijital tasarımları instagrama aldım geriye kalanlar da blogumda yer alıyor alan adı ile beraber.
    Belki fikir olur,herseye rağmen yaz ama.
    Hiç bir şey olmasa da yazmak inanılmaz bir terapi yokluğunu anladığımda ne durumda olursam olayım neden yazmadığıma kızdım kendime hem de çok.
    İstikrarını kaybetme,üretmeye devam.
    Naçizane önerim,yaz🫶

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgi Abla, eyvallah. Bu kadar hızlı yanıtın için teşekkür ederim. ✨

      "Neden yazmadığıma kızdım" demişsin ya, o kadar haklısın ki. Ben de hissediyorum zaman zaman. Gerçekten de yazmak bi terapi.

      Bi' başlık altında toplama fikri aklımda yankılansa da bir de bu şekilde deneyeceğim. Üretmeye devam Allah nasip ettikçe. Estağfirullah, önerin için teşekkür ederim 💐 Selamlar

      Sil
  2. Blog yazarlarının blog yolculuğunu okumaktan keyif alıyorum.

    Bir blogger'ın yayın plânlamasından aldığı hazzı da iyi biliyorum. Burası bizim hükmümüz altında olan yayın alanımız. Yeteneğimizi burada konuşturuyoruz.

    Ama bazen içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Öyle ki, nasıl bir yayın yapacağımız konusunda derin derin düşünmekten can sıkıntısına kapılabiliyoruz. Niş blog mu, kişisel blog mu olsun gibi kararsızlıklar girdabına girebiliyoruz.

    Yeni yayın döneminizde kolaylıklar ve başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni yazarları misafir etmekten mutluyum. Hoş geldiniz Ali Demiral. Yorumunuz ve katkınız için teşekkür ederim. Selamlar

      Sil

KDG İlk Blog Yazısı

Yalnızlık

Blogger'daki ilk yazımdan sadece başlıktı, geriye kalan.. yer vermek istedim.. 2011 yılında başladığım blog yazılarını  2015'...

Tüm zamanların en çok okunan 3 yazısı